UYDUMTÜRK Forumunda Günün Haberi

Murat Aşık Yeniden Sports Digital'de



Sevilen spor yorumcusu Murat Aşık, eski platformu Sports Digital'e dönüş yaptı. Bu gelişme, Sports Digital'in resmi X sayfasından duyuruldu. Aşık'ın daha önce olduğu gibi "Sadece Fenerbahçe" başta olmak üzere pek çok programda ve canlı yayınlarda kendine yer bulması bekleniyor.
Daha Önce de Sports Digital'de Program Yaptı

Murat Aşık'ın yorumculuk kariyerinde Sports Digital kanalının önemli bir etkisi söz konusu. Buradaki anlaşmazlıklardan sonra yollarını ayırma kararı alan Aşık, kendi YouTube kanalını kurmuştu. Özellikle de Fenerbahçe maçlarından sonra kendi kanalında yayınlar yapan Murat Aşık, öte yandan TV 100'de Ersin Düzen'in sunduğu programda da yorumcu olarak yer aldı. Bunun yanında Haluk Yürekli ile iyi bir ikili olan Murat Aşık, 343 Digital'de de boy gösterdi.
Hayatın kuralı bu,
Ne kadar uzağa gidersen git,
Başladığın yere dönersin sonunda.
Ne kadar değişirsen değiş,
Nerede mutlu olduysan,
Hep oraya çevirirsin kafanı.

Hoş Buldum @SportsDigitale https://t.co/VisNTGcBZf

-- Murat Aşık (@muratasik_) June 13, 2025
Bu Sezon Yorumları ile Sık Sık Gündeme Geldi

Fenerbahçe'nin önemli başkanlarından Metin Aşık'ın oğlu olarak bilinen Murat Aşık, 2024-2025 sezonunda yaptığı yorumlarla sık sık gündeme geldi. Aynı zamanda bu sezon Ali Koç karşıtı imza kampanyasına da dahil olan yorumcu, Fenerbahçe taraftarları tarafından yakından takip ediliyor.

Bir dönem Fenerbahçe Basketbol şubesinde de yönetici olarak görev yapan Murat Aşık, yorumculukta çıkış yaptığı yer olan Sports Digital'de sürpriz programlara imza atacak. Yağız Sabuncuoğlu sonrasında kadrosunu güçlendiren YouTube kanalının önümüzdeki günlerde benzer hamleler yapması sürpriz olmayacaktır.

Ailemize tekrardan hoş geldin!

🫂 @muratasik_ pic.twitter.com/uGgapGyvM8

-- Sports Digitale (@SportsDigitale) June 13, 2025

Spor Ekranı

Çarpıcı anket: Sosyal medya TV'yi tahtından etti



Yapılan bir araştırmada, halkın birinci haber kaynağının artık televizyonlar olmadığı ortaya çıktı.

Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü'nün yaptığı küresel bir araştırmanın sonucunda dikkat çekici bulgular ortaya çıktı.

Yapılan anket çalışmasında, sosyal medyanın ABD'de televizyonun tahtını yerinden ederek ilk kez ana haber kaynağı haline geldiği tespit edildi.

Araştırmada, ABD'lilerin yüzde 54'ü haberleri sosyal medyadan takip ettiklerini açıklarken, yüzde 50'si ise haberleri televizyonlardan aldıkları belirtildi.

Dünya çapında 100 binden fazla katılımcının dahil olduğu araştırmada podcast, YouTube ve TikTok'un öne çıkan platformlar olduğu kaydedildi.

Hindistan, Brezilya, Endonezya ve Tayland gibi ülkelerde de YouTube, Instagram ve TikTok'un öne çıktığına dikkat çekildi.

TÜRKİYE'DEN DİKKAT ÇEKİCİ VERİLER

Araştırmacılar Türkiye'deki verileri de paylaştı. Türkiye'deki katılımcıların yüzde 72'si ilk haber kaynağı olarak online platformlarını gösterirken, televizyonun oranı ise yüzde 56'da kaldı. Haftalık basılı gazete okuma oranının ise Türkiye'de 2015 seviyelerinin üçte birine düştüğü görüldü.

Türkiye'deki en popüler sosyal medya platformları da sırasıyla Instagram, YouTube, WhatsApp, X ve Facebook, TikTok olarak listelendi.

Medyaradar

Dijital platform Mubi'ye 100 milyon dolarlık İsrail yatırımı!

Film izleme platformu Mubi'nin İsrail bağlantılı bir şirketten yatırım alması, Filistin yanlısı kullanıcıların tepkisine neden oldu. Kullanıcılar, platformu boykot etme çağrısında bulundu.



Film izleme platformu Mubi'nin İsrail bağlantılı bir şirketten yatırım alması, Filistin yanlısı kullanıcıların tepkisine neden oldu. Kullanıcılar, platformu boykot etme çağrısında bulundu.

Popüler film izleme platformu Mubi, İsrail bağlantılı bir yatırım şirketi olan Sequoia Capital'dan 100 milyon dolarlık (yaklaşık 4 milyar TL) yatırım aldığını duyurdu. Ancak bu gelişme, özellikle Filistin destekçisi kullanıcılar arasında büyük tepkiye yol açtı. Kullanıcılar, Mubi'nin Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketi kapsamına alınmasını talep ediyor.

Sequoia Capital, İsrail ve ABD ortaklı siber güvenlik firması Wiz ve savunma teknolojisi girişimi Kela gibi şirketlere yaptığı yatırımlarla biliniyor. Bu nedenle, Mubi'nin bu anlaşması, platformun Filistin yanlısı izleyicileri tarafından eleştirildi.

Bu durum, sosyal medya platformlarında geniş yankı uyandırırken, boykot çağrıları giderek artıyor. Mubi'nin bu eleştirilere nasıl bir karşılık vereceği merak ediliyor.

Daily Ummah

Bir de bizim dizileri görseler: Ahlak bozan diziler, programlar yasaklanıyor!

Rusya Devlet Duması, geleneksel manevi ve ahlaki değerlere aykırı filmlere sinema ve dijital platformlarda gösterim izni verilmemesini öngören yasa tasarısını 24 Haziran'da oylamaya hazırlanıyor.



Rusya Devlet Duması, geleneksel manevi ve ahlaki değerlere aykırı filmlere sinema ve dijital platformlarda gösterim izni verilmemesini öngören yasa tasarısını 24 Haziran'da oylamaya hazırlanıyor.

Tasarıya göre, aile yapısını zedeleyen, toplumsal değerleri aşağılayan veya "geleneksel değerlere zarar veren" içeriklere izin verilmeyecek. Kültür Bakanlığı da filmler için verilen dağıtım izinlerini gerektiğinde geri çekme yetkisine sahip olacak.

Duma'nın gündemindeki bu düzenleme, son yıllarda Rusya'da artan "manevi koruma" yasalarının yeni halkası olarak görülüyor. Özellikle sapkın temalı yapımlar, aile kurumuna zarar verdiği iddia edilen senaryolar ve Batı kültürünü ön plana çıkaran içerikler, yasak kapsamına girebilecek içerikler arasında sayılıyor.

Türkiye'de de son dönemlerde televizyon dizileri, sosyal medya içerikleri ve dijital platformlarda yayımlanan programlara yönelik toplumsal tepkiler artış gösteriyor. Toplumun geniş kesimleri, aile yapısını bozduğu, ahlaki değerleri zedelediği ve gençler üzerinde olumsuz etkiler yarattığı gerekçesiyle bazı dizi ve programların kaldırılmasını istiyor.

RTÜK'e yapılan şikayet başvurularında son aylarda ciddi bir artış olduğu, aile ve sosyal politikalara zarar verdiği düşünülen yapımlara karşı kamuoyunda daha güçlü bir denetim ve düzenleme talebi yükseldiği belirtiliyor.

Akit Haber

Türkiye'de popüler ünlü telefon markası o ülkede yasaklandı

Türkiye'de popüler dünyaca ünlü bilinen telefon markası o ülkede kara listeye alındı. Yayımlanan yeni liste aynı zamanda Huawei'nin Japonya, Almanya ve Rusya'daki bazı iştiraklerini de kapsıyor. Bir ülkede daha yasaklandı. Türkiye ve dünyada herkesin satın aldığı telefonu o ülke satışına son verdi.



Tayvan, Çin'in yapay zekâ çip üretiminde öne çıkan iki teknoloji devi Huawei ve Semiconductor Manufacturing International Corp. (SMIC)'i stratejik teknoloji kara listesine resmen dahil etti. Karar, Tayvan Ekonomi Bakanlığı'na bağlı Uluslararası Ticaret İdaresi tarafından yayımlanan resmi güncellemeyle duyuruldu.

TAYVAN'DAN HUAWEİ'YE DARBE
Tayvan yasalarına göre, stratejik öneme sahip yüksek teknoloji ürünleri kara listesine alınan firmalara yönelik tüm ihracatlar devlet iznine tabi tutuluyor. Bu kapsamda, Huawei ve SMIC'in Tayvan'dan ekipman, malzeme ve mühendislik desteği temini büyük ölçüde kısıtlanmış oldu.

KARAR DİĞER ÜLKELERİ DE ETKİLİYOR

Yayımlanan yeni liste yalnızca Çin merkezli ana şirketleri değil, aynı zamanda Huawei'nin Japonya, Almanya ve Rusya'daki bazı iştiraklerini de kapsıyor. Bu adım, şirketin sadece Çin'deki değil, dünya genelindeki tedarik zincirine yönelik geniş çaplı bir darbe olarak değerlendiriliyor.

Huawei ve SMIC, uzun süredir ABD'nin ihracat kara listesinde yer alıyordu. 2020 yılında Tayvan merkezli çip üreticisi TSMC, ABD yaptırımları doğrultusunda Huawei'ye sevkiyatlarını durdurmuştu. Ancak bu kez Tayvan, doğrudan kendi mevzuatı çerçevesinde daha geniş kapsamlı ve resmi bir kısıtlama politikasını hayata geçirmiş oldu.

KARAR SADECE TİCARİ DEĞİL

Tayvan'ın attığı bu adım, Çin ile teknoloji rekabetinin giderek daha karmaşık ve küresel boyut kazandığını gösteriyor. Uzmanlara göre, karar sadece ticari değil, aynı zamanda jeopolitik bir mesaj niteliği de taşıyor.

Akit Haber

Tarihin en büyük veri sızıntısı: 16 milyar hesap bilgisi tehlikede



16 milyar oturum açma bilgisinin yer aldığı dev veri sızıntısı, yüz milyonlarca kullanıcıyı etkileyebilir. Uzmanlar, hesapların acilen kontrol edilmesi ve şifrelerin değiştirilmesi uyarısında bulunuyor.

Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde, siber güvenlik bireyler ve kurumlar için kritik bir öncelik haline geldi. Her geçen gün daha karmaşık hale gelen siber tehditler, kullanıcıların kimlik bilgilerini ve hassas verilerini hedef alıyor. Bu nedenle hem platformların hem de internet kullanıcılarının proaktif önlemler alması büyük önem taşıyor. Son olarak, siber güvenlik araştırmacılarının "tarihin en büyük veri ihlali" olarak nitelendirdiği çarpıcı bir olay ortaya çıktı.

16 MİLYAR OTURUM AÇMA BİLGİSİNİ İÇEREN TARİHİN EN BÜYÜK VERİ İHLALİ
Araştırmacılar tarafından 30 farklı veritabanında yer alan 16 milyar oturum açma bilgisini içeren bir veri ihlali keşfedildi. Cybernews'in aktardığına göre çalınan devasa veri yığını, kısa bir süreliğine güvensiz veritabanları aracılığıyla erişilebilir durumdaydı, ancak daha sonra kilitlendi. Yine de araştırmacılar bu veritabanlarının sahiplerini tespit edemedi.

En endişe verici olanı ise, neredeyse tüm bu veri setlerinin daha önce bildirilmemiş olması; yalnızca 184 milyon kayıttan oluşan tek bir veritabanı, mayıs ayında bir dergi tarafından kamuoyuna duyurulmuştu.



FACEBOOK, INSTAGRAM, GMAİL VE FAZLASI...
Araştırma ekibine göre, sızan kimlik bilgileri neredeyse hayal edilebilecek her büyük çevrimiçi hizmeti kapsıyor. Facebook ve Instagram gibi sosyal medya devlerinden, Gmail gibi e-posta hizmetlerine; GitHub gibi geliştirici platformlarından, Telegram gibi mesajlaşma uygulamalarına; VPN hizmetlerine kadar pek çok platform bu sızıntıdan etkilenmiş olabilir.

Araştırmacılar, bu verilerin eski ihlallerden alınmış geri dönüştürülmüş bilgiler olmadığını özellikle vurguluyor. Bu kimlik bilgileri, siber suçlulara hesap ele geçirme, kimlik hırsızlığı ve hem bireyleri hem de kurumları yıkıcı biçimde etkileyebilecek hedefli oltalama saldırıları gerçekleştirme imkânı sağlıyor.

Bu veri sızıntısını daha tehlikeli kılan bir diğer unsur da, tokenlar, çerezler ve meta verileri içeren güncel günlük kayıtlarının da sızdırılmış olması; bu durum özellikle çok faktörlü kimlik doğrulama kullanmayan kurumlar için büyük bir risk teşkil ediyor.

"ŞİFRELERİNİZİ HEMEN DEĞİŞTİRİN"
Dünya genelinde yaklaşık 5,5 milyar kişinin internet erişimi olduğu düşünüldüğünde, bu sızıntı kişi başına birden fazla hesabı etkileyebilir. Güvenlik uzmanları, tüm çevrimiçi hesapların şifrelerinin hemen değiştirilmesini, mümkün olan her yerde çok faktörlü kimlik doğrulamanın etkinleştirilmesini ve her hesap için benzersiz ve güçlü parolalar oluşturmak üzere parola yöneticilerinin kullanılmasını öneriyor.

Ayrıca kullanıcıların hesaplarını düzenli olarak kontrol etmeleri ve kimlik bilgilerinin ele geçirilip geçirilmediğini öğrenmeleri tavsiye ediliyor.

Medyaradar

Geçmiş olsun... 16 milyar şifre sızdırıldı! Dünya tarihinin en büyük veri hırsızlığı

Siber dünyada bugüne kadar kaydedilen en büyük şifre sızıntısı gündeme oturdu. Eşi benzeri görülmemiş büyüklükteki şifre sızıntısı, Google, Meta ve Apple gibi teknoloji devlerini de kapsadı. Uzmanların aktardığına göre toplamda 16 milyar şifre ifşa edildi.



Eşi benzeri görülmemiş büyüklükteki şifre sızıntısı, Google, Meta ve Apple gibi teknoloji devlerini de hedef aldı.

Siber güvenlik uzmanları, dünya teknoloji devleri Google, Meta ve Apple dahil olmak üzere birçok platformun kullanıcılarına ait 16 milyardan fazla kullanıcı adı ve şifrenin ele geçirildiğini ortaya çıkardı.

Instagram, Facebook ve WhatsApp'ı bünyesinde barındıran Meta, Gmail ve Google Photos gibi servisleriyle öne çıkan Google ve çeşitli uygulama ve hizmetleriyle dikkat çeken Apple'ın da aralarında bulunduğu birçok platformda veri hırsızlığı yaşandı. Bu gelişme, dünya genelinde milyonlarca internet kullanıcısı arasında paniğe yol açtı.

Litvanya merkezli CyberNews şirketine bağlı uzmanlar tarafından ortaya çıkarılan dev sızıntının tek bir veri ihlali veya büyük çaplı bir saldırıdan kaynaklanmadığı belirtildi.

Sızdırılan verilerin, çok sayıda küçük sızıntının bir araya toplanmasıyla oluşturulan bir veri setinden oluştuğu ifade edildi. Hacker'ların geçmişteki birçok saldırıdan elde ettikleri bilgileri bir araya getirerek devasa dosyalar oluşturmasıyla ortaya çıkan bu durumun, yeni ve dikkat çekici bir saldırıdan ziyade bir tür "en iyi seçmeler" (best of) derlemesi olduğu aktarıldı.

Bugüne kadarki en büyük veri sızıntısı
Bugüne kadar ortaya çıkan en büyük şifre sızıntısı olarak kayıtlara geçen olayda, toplam 16 milyar kullanıcı adı ve şifre kombinasyonunun ifşa olduğu öğrenildi.

Devasa veri ihlalinden Apple, Meta ve Google gibi teknoloji devletinin yanı sıra çeşitli sosyal medya platformları, VPN servisleri ve devlet hizmetlerinin de etkilendiği kaydedildi.

Araştırmacılar, olayda veri hırsızlığı için birden fazla zararlı yazılım kullanıldığını ve dev sızıntıya daha önce hiç rapor edilmemiş veri setlerinin de dahil olduğunu belirtti.

Bu tür sızıntılar, saldırganların çeşitli dijital servislerdeki kullanıcı hesaplarını ele geçirmesine imkan sağlayarak ciddi güvenlik riskleri oluşturuyor.

Uzmanlar, 16 milyar şifrenin sızdırılmış olması nedeniyle tüm kullanıcıların kendilerine ait şifrelerin ifşa olduğunu varsayması ve güvenlik önlemleri almasını tavsiye etti.

Uzmanlar internet korsanlarının, kullanıcılara ait kişisel verilere ulaşabilmeleri halinde kullanıcılar adına arkadaşları, okullar, hastaneler ve bankalar ile iletişim kurarak onlar adına işlem yapmayı deneyebilecekleri uyarısında bulundu.

Uzmanlar, bu tür saldırılardan korunmak için kullanıcılara şifrelerini değiştirmeleri ve çok katmanlı güvenlik sistemleri kullanmaya başlamalarını tavsiye etti. Ayrıca, bilgilerin ele geçirilmiş olabileceği ihtimaline karşı kredi kartı harcama geçmişinin gözden geçirilmesi ve kendilerine ait olmayan harcamalar olup olmadığının kontrol edilmesi önerisinde bulundu.

Sızıntı nedeniyle ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI), kullanıcılara SMS yoluyla kendilerine ulaşan şüpheli bağlantılara tıklamama uyarısı yaparken, Google ise kullanıcıları daha güvenli olan "geçiş anahtarı" (passkey) olarak anılan kimlik doğrulama sistemleri kullanmaya davet etti.

Siber suçluların işini kolaylaştırıyor
Sızdırılan kullanıcı adı ve şifreler, birçok yasa dışı içeriğin yer aldığı karanlık ağda (dark web) milyonlarca kez alınıp satılıyor ve bu da siber suçluların işini kolaylaştırıyor.

Siber güvenlik uzmanları, bu sızıntının sadece eski verilerin yeniden kullanılması olmadığı, aksine yeni ve kullanıma hazır bir saldırı kaynağı olduğunu açıkladı. Sızdırılan veriler, kullanıcıların Apple, Facebook, Google gibi dev platformlardaki hesaplarına ve GitHub, Telegram gibi diğer önemli hizmetlere erişim sağlamak için kullanılabiliyor.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı - İHA

VOA'da Büyük Tasfiye: 600 Çalışan Kapı Dışarı Edildi!



Trump'ın daha önce faaliyetlerini durdurduğu Amerikan kamu yayıncısı VOA'nın çatı örgütünde 639 çalışan daha işten çıkarıldı. Mayıs ayından da 600 kişinin sözleşmeleri sonlandırılmıştı.


ABD'de Başkan Donald Trump'ın kararı sonucu yayınları durdurulan Voice Of America'nın (VOA/Amerika'nın Sesi) çatı örgütünde 600'den fazla kişi daha işten çıkarıldı.

VOA'nın da aralarında bulunduğu Amerikan kamu yayıncılarının çatı kurumu olan Birleşik Devletler Küresel Medya Ajansı (USAGM), 639 personele işten çıkarma bildirimlerinin gönderildiğini bildirdi. Böylece Mart ayından bu yana kurumun personel sayısı yüzde 85 azalmış oldu.

USAGM'nin başına Trump tarafından atanan ve aşırı sağ görüşleriyle tanınan Kari Lake, işten çıkarmaları "şişmiş ve hesap vermeyen bir bürokrasiyi dağıtma yönünde, uzun zamandır beklenen çabaların parçası" olarak niteledi.

Lake, USAGM bünyesinde sadece 250 personel kaldığını ve bunun yasal alt sınır olan 81 kişiye çok yakın olduğunu kaydetti. Son olarak Mayıs ayında, VOA çalışanı 600 kişinin iş akdi feshedilmişti. Son işten çıkarmalarla, geride kalan üç ay içinde, USAGM bünyesi altında çalışan yaklaşık bin 400 kişinin işine son verilmiş oldu.

15 Mart'tan bu yana güncellenmiyor

İşten çıkarmalar, 1942 yılında Nazi propagandasına karşı kurulan ve yaklaşık 50 dilde yayın yapan VOA'nın fiilen sonu anlamına geliyor. Trump yönetiminin fon sağlamayı kestiği VOA Türkçe dâhil kurumun haber siteleri 15 Mart'tan bu yana güncellenmiyor.

ABD'de bazı Cumhuriyetçiler VOA'yı muhafazakârlara karşı önyargılı olmakla suçlamış ve devleti küçültme politikası kapsamında bu kuruluşların kapatılması çağrısında bulunmuştu.

USAGM çatısı altında şu ana kadar işten çıkarmalardan etkilenmeyen tek kurum, 33 personeli bulunan Küba Yayın Ofisi (OCB) oldu. USAGM bünyesinde Doğu Avrupa bölgesine yayın yapan Radio Free Europe/Radio Liberty (RFE/RL) ile Çin ve Kuzey Kore'ye yönelik yayın yapan Radio Free Asia'nın da faaliyetleri geçen Mart ayında durdurulmuştu.

Medya Alemi

5G'de geri sayım başladı! Bakan Uraloğlu: "İlk Sinyali 2026'da Alırız"

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye'nin dijital dönüşümünde kritik adımlardan biri olan 5G süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Ağustos ayında ihalenin yapılmasının planlandığını duyuran Bakan, ilk sinyalin 2026 yılı içinde alınacağını belirtti.



Uraloğlu, 27-29 Haziran'da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan ve açılışının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılması beklenen "Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu"na ilişkin basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İsrail ile İran arasındaki çatışma ve savaş ortamının Kalkınma Yolu Koridoru gibi projeleri akamete uğratıp uğratmayacağının sorulması üzerine Uraloğlu, bu şekildeki çatışmaların bu projelerle ilgili bazı soru işaretlerini beraberinde getirdiğine işaret etti.

Hürmüz Boğazı'nın dünya petrol ihtiyacının yüzde 30'unun geçtiği deniz ulaşım yolu olduğunu dile getiren Uraloğlu, şunları kaydetti:

"Belli dönemlerde elbette sıkıntılar olabilir ama bizim gayretimiz bunların hiç olmaması yönünde ama bunun ilanihaye devam etmesini de öngörmüyoruz. Zaten böyle bir sıkıntıyı dünyanın sürdürebilme şansı yok. Dolayısıyla bu projede hani bu tür çatışmalar ya da gerginlikler başlamasını belki biraz erteletebilir. Belki oraya sağlanacak finansmanla ilgili biraz daha yoğunlaşmayı gerektirebilir ama Kalkınma Yolu'nu bugün ya da istediğimiz zaman diliminde olmasa bile mutlaka hayata geçireceğiz. Şimdi bugün İran'ın İsrail'le bir çatışma durumu var, savaşta diyebiliriz. Aldığımız resmi olmayan bilgilere göre İran resmen savaş da ilan etti diye bilgiler alıyoruz ama fiili bir savaş halidir, ismini her ne dersek diyelim. Bakın orada İran'ın füze kapasitesinin ne olduğu, üretim kapasitesinin ne olduğu konuşuluyor. Bir taraftan da bazı ülkelerin İran'ı desteklediği, hava koridorlarını kullandığı... Bunlar, tabii doğrulanmış bilgiler değil. Onu özellikle söylemek isterim ama doğru olduğunu da kabul edebiliriz."

Kriz zamanlarında ulaştırma koridorlarının normaldekinden daha kıymetli olduğuna dikkati çeken Uraloğlu, "Dolayısıyla bu koridorların ya da bunları kullanacak ülkelerin hedef alınması da çok mümkün. Bir ülkeyle gerilim varsa, çatışma savaş varsa ilk önce onun lojistiğinin kesilmesine gayret ediliyor çünkü şu anda dünya ne savunma sanayisi anlamında ne de diğer hiçbir alanda kendine yetmiyor ama mesela gıda anlamında Türkiye'nin kendine yettiğini söyleyebilirim ama birçok ülkede yetmiyor. Dolayısıyla bunların hedef alınması, projelerin geciktirilmeye gayret edilmesi, yapılmamasının sağlanması gayretleri beklenen gayretlerdir, beklenen düşüncelerdir ama biz de buna göre kendi gardımızı alıyoruz." şeklinde konuştu.

- "Kalkınma Koridoru Projesi aşağı yukarı bitti diyebilirim"
Bakan Abdulkadir Uraloğlu, Kalkınma Koridoru'nda gelinen noktanın, finansman modelinin ve bu anlamdaki ilerlemelerin sorulması üzerine, "Kalkınma Koridoru Projesi aşağı yukarı bitti diyebilirim, yüzde 95'ler seviyesinde. Sadece bizim sınıra yakın bölgede biraz detay çalışmalar yapılıyor. Oranın kendi hassasiyetleri var, ondan dolayı. Bugün hani proje olarak işin başlama imkanını yakaladığımızı söyleyebilirim." ifadelerini kullandı.

Finansman modeli olarak çok fazla alternatifin konuşulduğunu, konuşulmaya da devam edildiğini dile getiren Uraloğlu, Irak'ın ham petrol karşılığı yaptırması, uluslararası finansman bulunması gibi çok sayıda seçeneğin bugüne dek konuşulduğunu anlattı.

Bakan Uraloğlu, "Orada 4'lü bir mutabakat var ama ilk etapta yapımı anlamında Irak ve Türkiye olarak bir şirket kurup bu şirketin üzerinden yapım çalışmalarının yürütülebilirliği noktasında bir aşama katettiğimizi söyleyebilirim. Finansman noktasında da dört ülkenin girişimiyle beraber belki bir fon aracılığıyla ya da bir fon kurulmasıyla da belki bu yapılabilir. Hani bu sene birazcık bunun üzerinde yoğunlaşarak önümüzdeki sene yapımına başlayabiliriz diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

- "Çin tarafı, Türkiye'nin geçirebileceği kadar treni Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırmaya hazırız.' dedi"
"Orta Koridor konusunda geçen ay Çin'deydik, Çin Ulaştırma Bakanı ile en son konuştuk." diyen Bakan Uraloğlu, şu anda gerek Çin'den çıkıp Avrupa'ya giden gerek Kuzey Koridor, gerekse de Orta Koridor'da Çin'in çok ciddi sübvansiyonunun olduğunu söyleyebileceğini ifade etti.

Uraloğlu, "Türkiye geçişli Orta Koridor'a ilişkin net olarak da şunu söylediler: Türkiye'nin geçirebileceği kadar treni biz Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırmaya hazırız yani net olarak bunu söylediler. Biz de bu anlamda gerek özel sektör gerekse de Devlet Demiryolları Taşımacılık aracılığıyla bu süreci yakından takip ediyoruz ve bunu geliştirmiş olacağız." ifadelerini kullandı.

Bakan Uraloğlu, 5G ihalesinin takviminin sorulması üzerine şu bilgileri verdi:
"5G ile ilgili biz operatörlerimizle gerek tek tek gerek topluca da defaatle konuştuk. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla, Cumhurbaşkanı Yardımcımızın koordinasyonunda çoklu toplantılar da yaptık. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak benim beklentim elbette daha çok yatırımdır, çok net yani kamuya daha fazla para alma yerine daha iyi bir altyapı iletişim altyapısı, 5G imkanı sunmaktır. Bir aksilik olmazsa ağustos ayı içerisinde bunun ihalesini yapalım diye düşünüyoruz, 2026 yılı içerisinde ilk sinyali alırız ve ilk etapta bütün ülkenin kapsanmasından ziyade belki yoğun illerin kapsanması ve 4,5G'de olduğu gibi peyderpey bir program dahilinde süreci yürütürüz diye düşünüyorum."

- "Bundan sonra demir yollarına hiçbir şeyi esirgemeden yolumuza devam ediyoruz"
Yatırımlarda kara yollarına çok ciddi para harcadıklarını anlatan Uraloğlu, demir yollarının biraz daha arkadan geldiğini, bundan sonra demir yolları için hiçbir şey esirgemeden yollarına devam edeceklerini söyledi.

Uraloğlu, "Türkiye'deki demir yolu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizde 48 saatte bütün ülkeyi dolaşmış olacağız. Hedefimiz de 28 bin 500 kilometre demir yoludur." dedi.

Kamu-özel işbirliğinde otoyollarının işletme süresi bittiğinde yeni işletme ihalelerinin nasıl kurgulanacağının sorulması üzerine Uraloğlu, şunları söyledi:
"Otoyolları en erkeni 2028'den itibaren kamuya almış olacağız. Öngörülen süreçte bu firmalar buraları yapıyorlar, işletiyorlar ve bize teslim ederken de ağır bakımını yaparak teslim ediyorlar. Oradaki kararımız ne olacak? Bunların elbette yeniden işletilmesini ihale etmiş olabiliriz. Makul ücretler noktasında muhtemelen ya Karayolları Genel Müdürlüğümüz, kendisi işletir ya da bir işletme modeliyle onu ihale eder ama 2034 yılına geldiğimizde, bu otoyolları devraldığımızda, gerek kendimiz işletelim gerekse bir işletmeciye verelim, Ulaştırma Bakanlığının ödenek ihtiyacı problemi olmamış olacak. Böyle de kıymetli bir yapıdan bahsediyoruz. Bakanlık olarak irili ufaklı 70 civarında yap işlet devret projesini hayata geçirdik, yaklaşık 51 milyar dolarlık yatırım yapmışız kamu-özel işbirliğiyle. Bugün yapmış olsak, yapalım desek maliyet 83 milyar dolardır. Karlı mıyız, değil miyiz?"

- "(İBB'nin metro çalışmaları) Aksayan işleri Bakanlığımızın uhdesine almamız mümkün değil ilgilisinin talebi durumunda bu söz konusu"

Uraloğlu'na İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında yetkilileri ve işletmecileri cezaevinde olduğu ya da gözaltına alındığı için yapımında problem olan metro hattının bulunup bulunmadığı, durma riski olan metro varsa Bakanlığın buna müdahale etme durumunun olup olmadığı soruldu.

Bu soruya ilişkin Uraloğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aslında İstanbul'daki süreçlerle ilgili, oradaki yürütülen operasyonlar vesaire noktasında çok da fazla bir şey söylemeyi ben çok da doğru bulmam. Şunu söyle söyleyeyim, sizin sorunuzu cevaplayayım; şehir yerleşkelerindeki ulusal ve uluslararası demir yolu bağlantıları dışında şehir merkezlerindeki hafif raylı sistem hatlarının yapılması oradaki belediyenin görevidir. Dolayısıyla burada belediyeler projelerini, öngörülerini ortaya koyarlar, düzenleyici otorite biziz, bize projelerini onaylattırırlar, projeleri onaylarız çünkü ülkede bir bütünlük oluşması lazım. Raylı sistem araçlarından belki iki ili birbirine bağlayacak olan raylı sistemin doğru bağlanması için belli bir standardizasyon noktasında otorite biziz ve biz onaylarız. Dolayısıyla sonrasında ilgili belediye bunu yapar.

Eğer belediye bunun Bakanlık tarafından yapılmasını isterse bu mümkün. Sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla bizim Bakanlık bunu alır, yapar ve kendisine devreder ve yapım ücretini de belediyeden keser. Bu da bir tartışma konusu, ona hemen açıklık da getirmiş olayım. 'Madem sen keseceksen niye sana yaptırsın ki?' sorusu gelebilir. Niye yaptırsın? Bir, bir kere yapım dönemindeki hiçbir finansman maliyetine katlanmıyor. İki, iş bittiği zaman o günkü fiyatlarla harcanan para sabitleniyor ve ödeme sonuna kadar yeni bir faiz işletilmiyor. İstanbul'da yapılmış olan bazı metro projelerinde harcanan 100 birimin sadece 25 biriminin tahsil edildiğini söyleyebilirim yani böyle bir kolaylık var."

"Peki İBB'ye yapılan operasyonlar kısmına gelirsek gerçekten hani keşke buna ihtiyaç olmamış olsaydı biz daha memnun olurduk." diyen Uraloğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Buradaki aksayan işleri bizim kendi inisiyatifimizle Bakanlığımızın uhdesine almamız mümkün değil ancak ilgilisinin talep etmesi durumunda bu söz konusu. Elbette talep ettiğinde 'Biz orada nerede olmalıyız?' konusunu mutlaka değerlendiririz ama şu ana kadar bize ulaşan bir talebin olmadığını söyleyebilirim. Basın mensuplarının haberlerinden ben şöyle bir şey okumuştum ve çok şaşırmıştım; bir Avrupa Birliği, EBRD'nin yanlış hatırlamıyorsam Avrupa Birliği'nden finanse edilen, Finanskent'i bağlayan bir metro projesi, üç tane büyük firmanın konsorsiyum olarak yürüttüğü projenin, alınan büyük miktardaki kredisinin işe kullanılmadığını okumuş, şaşırmıştım. 'Ya bunda abartı var, çok doğru olduğunu düşünmüyorum.' demiştim. O firmaların yetkilileri beni ziyaret ettiler ve tam da sizin söylediğiniz gibi 'Burada iş durdu, bunu lütfen siz teslim alın.' dediler. Ben de anlattım hani nasıl devralabileceğimizi. 'Kredisi var zaten ve Mehmet Şimşek Bakanımız da yanlış hatırlamıyorsam 110 milyon avroluk son paketini de onayladı, 'Devam edin, niye durdunuz?' dedim. 'Öncesinde gelen 60 milyon avro bizim işe kullanılmadı.' dediler."

Uraloğlu, "Benim aklım durdu onu söyleyeyim yani hem böyle bir şeyin işlem olarak yapılabilirliğini mümkün görmüyorum hem de hangi cesaretle yapıldı, gerçekten nereye kullanıldı o konuda bir bilgiye sahip değilim ama 60 milyon avroluk bir Avrupa Birliği kredisi gönderilen işe kullanılmadı. Bu konuşma yaklaşık geçen ay gerçekleşti yani bu operasyonlar, İstanbul'daki malum süreç başladıktan sonra olan bir süreçtir yani gerçekten nereye gittiğiyle ilgili ben bilmiyorum ama böyle bir cesaret ilginç bir cesarettir." diye konuştu.

- "(Radar uygulaması) Burada çok net refleks şudur: Vatandaşlarımızın trafikte can kaybını azaltmak"
Bayramdaki radar uygulamasının hatırlatıldığı, İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığının kuracağı komisyon ile hız limitlerinin kontrolden geçirileceğinin anımsatıldığı ve mevcut gelişmelerin sorulduğu soruyu Bakan Uraloğlu, şöyle yanıtladı:

"Nereye daha fazla bir kapasite sunmamız gerektiğini biz ölçüyoruz. Araçları sayıyoruz. Sayım istasyonlarımız var. Hangi projeksiyonda nereye ihtiyacımızın olacağını ölçüyoruz. Mesela Bolu Dağı'na yeni bir alternatif, otoyol ve süper hızlı tren hattı düşünüyoruz. Niye? Bolu Dağı'nda 50 binlere geldik, 80 binlere geldiğimizde artık orası kaldırmayacak. Yani dolayısıyla oraya yeni bir otoyol düşünüyoruz. Radarla ilgili şöyle bahsetmek isterim; İçişleri Bakanımız paylaşmıştı, seyahat eden araçların binde 5'i bir araca hız denetimi yapıldı ve ceza uygulaması yapıldı ama algı onun çok üzerinde oldu. Burada çok net refleks şudur: Vatandaşlarımızın trafikte can kaybını azaltmak. Bütün hesap budur. Onun haricinde trafik cezası kesildi de bütçeye şu kadar kaynak sağlandı vesaire Türkiye'nin bütçesi oraları çok fazla geçti. Öyle bir kaynağa ihtiyacı yok ülkemizin."

Seyir hızını düşüren tabelaları incelemek üzere söz konusu komisyonun kurulduğunu ve çalışmaya başladığını anlatan Uraloğlu, hızlıca konuşulan konuların inceleneceğini ve düzenleneceğini bildirdi.

- "Şu anda bizim bu İran-İsrail çatışmasında İran'da 7 tane, Irak'ta da 4 tane uçağımız var"
Bakan Uraloğlu, Orta Koridor'la tersine göç beklenip beklenmediğinin sorulması üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Orta Koridor'un yapılması, şehirlerden geçmesi... Bir tersine göç beklentisi konusuna gelince, şöyle bir kere İstanbul'daki adrese dayalı yaşayan vatandaşımız 16 milyon, günlük hareketin 20 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla bizim İstanbul'u daha yoğunlaştırmamamız gerekir. Peki İstanbul'un cazibesini nasıl ortadan kaldırırız? Ya da İstanbul'un imkanlarını Anadolu'ya, doğuya doğru nasıl eriştiririz? Ulaştırma Bakanlığı olarak bu konuda gerçekten çok ciddi işler yaptık. Eğer yapmamış olsaydık bugün İstanbul'un nüfusu daha da fazla olur, daha da yaşanılmaz durumda olurdu. Biz zaten şu lojistik merkezleri yaptığımızda, oralarda öğretim merkezlerini kurduğumuzda, yük ve yolcu hareketlerini tesis ettiğimizde otomatik olarak bir kere bu, batıya doğru olan göç duracaktır, bizim beklentimiz bu. Tersine bir planlamamız var mı? Bir planlamamız yok ama beklentimiz var. Muhtemelen gelecek süreçte bunu planlamamızın da doğru olacağını söyleyebilirim."

Türkiye'nin İran'da sivil uçuşlarda kalan uçağının bulunup bulunmadığı sorusunu Uraloğlu, şöyle yanıtladı:
"Şu anda bizim bu İran-İsrail çatışmasında İran'da 7 tane, Irak'ta da 4 tane uçağımız var. Ağırlıklı olarak Pegasus'un yanlış hatırlamıyorsam, 7 tane Pegasus'un, 2 tane THY'nin, 1 tane Ajet'in, 1 tane de Tailwind'in uçağı var. Bunları gerek Dışişleri Bakanlığımız, gerekse de Milli İstihbarat Teşkilatımızın aracılığıyla takip ediyoruz. O bölgedeki hava hareketinin ve roket ve füze hareketinin çok yoğun olması sebebiyle o riski hem ilgili ülkeler hem de biz alamadık işin açıkçası yani belli gün, tam hatırlamamakla beraber, 3-4 gün yanlış hatırlamıyorsam orada bütün ekipler kaldı. Şimdi bütün ekipleri de bu tarafa aldık. Hani en azından can güvenliğini sağlama noktasında günlük takip ediyoruz. Bir fırsat olursa ilk fırsatta onları almış olacağız."

Kanal İstanbul konusundaki görüşleri sorulan Uraloğlu, en son konuyla ilgili ne dediyse aynı yerde olduğunu dile getirdi.

Akit Haber

2025 NBA Final Serisi 7'nci Maçı İzlenme İstatistikleri Açıklandı



NBA Final serisinde bu sene sürpriz sayılabilecek bir final oynandı. Doğu Konferansı'ndan Indiana Pacers ile Batı Konferansı'ndan Oklahoma City Thunder final serisinde birbirilerine rakip oldular. Kıran kırana geçen seri, 7'nci ve son maça kaldı. Bu durum, izlenme sayılarını da oldukça olumlu yönde etkiledi. Pacers-Thunder final serisi son maçı, son 6 senenin en çok izlenen "NBA Finalleri" maçı oldu.
Son Maçta Zirve Yapıldı

ESPN'in açıkladığı verilere göre, 2025 NBA Finalleri'nin yedinci ve son karşılaşması 16,35 milyon izleyici ortalamasıyla son altı yılın en çok izlenen NBA Final maçı oldu. Yayın sırasında anlık erişim sayısı ise 19,3 milyona kadar ulaştı. Bu ilgide serinin son maça kalmasının etkisi elbette büyük oldu. Oklahoma City Thunder'ın Indiana Pacers karşısında zafere ulaştığı ve kulüp tarihindeki ilk şampiyonluğunu elde ettiği bu mücadele, lig için önemli bir istatistik başarısı olarak kayda geçti. Final serisinin son maçında Indiana'nın süper star oyuncusu Tyrese Haliburton ciddi bir sakatlık yaşayıp oyunu terk etmek zorunda kaldı.
Yedinci Maçla Beraber Reytingler Yükseldi

Final serisi genel olarak izlenme açısından yavaş başladı. İlk maç sadece 9 milyon kişi tarafından izlenerek 1988'den bu yana (pandemi sezonları hariç) en az izlenen birinci maçlardan biri oldu. İkinci karşılaşma ise 8,76 milyon ortalama ile son yılların en düşük ikinci maçlarından biri olarak kayıtlara geçti. Seri ancak yedinci maçla ivme kazandı. Bu durum, sezon boyunca düşük ilgi gören NBA yayınlarının, yüksek rekabet ve dramatik senaryolarla nasıl toparlanabileceğini kanıtlamış oldu. NBA'nin yeni sezonunun ekim ayının ortasında başlaması bekleniyor.

The @okcthunder are the 2024-25 NBA Champions! pic.twitter.com/EsPIcjgVFx

-- NBA (@NBA) June 23, 2025

Spor Ekranı

Ünlü spiker Sabri Ugan'dan kötü haber



Ünlü spor spikeri ve moderatör Sabri Ugan, kanser tedavisi gördüğü hastanede beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle entübe edildi

Türk spor medyasının unutulmaz sesi Sabri Ugan, geçtiğimiz hafta yaklaşık 3 aydır kanser tedavisi gördüğünü açıklamış, "Moralim yüksek, hayata sıkı sıkı tutunuyorum" demişti.

Son gelişmelere göre Ugan kanser tedavisi gördüğü hastanede beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle entübe edildi.

SABRİ UGAN'IN OĞLU DUA İSTEDİ

Sabri Ugan'ın oğlu Doruk Ugan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Babama anılarını yazan, onu sevdiğini söyleyen, geçmiş olsun dileklerini ileten herkese teşekkür ederim. Babam, sesinin hafızanızda yer etmiş olmasından, çocukluğunuzda ya da gençliğinizin bir yerinde size eşlik etmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyor. Geçtiğimiz günleri, ona gelen mesajları okuyarak geçirdim. Her birini gözleri dolarak, tebessümle dinledi. Şimdi arayıp hâlini soranlar için: Babamın mücadelesi yoğun bakımda devam ediyor. Dualarınızı eksik etmeyin. Sizi çok seviyor" dedi.

HASTALIĞI HAKKINDA AÇIKLAMA YAPMIŞTI

Ünlü spiker Sabri Ugan, geçtiğimiz günlerde hastalığıyla ilgili konuşmuş "Size gecikmiş bir açıklama borcum var. Yaklaşık 3 aydır sosyal medyada yokum. Bunun sebebi sağlık sorumlarım. Ciddi sağlık sorunlarım var ama moralim hiç bozuk değil. Hayata sıkı sık tutunuyorum. Çünkü biliyorum ki bu hastalığın tedavisinde özne benim. Birinci kemoterapiyi tamamladık. Hayattan kopmayın. İyi dilekleriniz için teşekkür ederim" demişti.

SABRİ UGAN KİMDİR?

24 Mayıs 1963 yılında Sakarya'da doğan Sabri Ugan, uzun yıllar memleketi Sakarya'da yaşamış olan bir sunucudur. 1985'te Sakarya Gazetesi'nde muhabir olarak işe başladı, 1991'de spor müdürü oldu. Gazetede çalışırken, Sakaryaspor'un maçını anlatarak spikerliğe başladı. Başarılı anlatımları sonucu Kanal 6, onu editör olarak 1994'te transfer etti. Oradan Star TV'ye geçti. Burada Süper Lig, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'nde Türk takımlarının çok önemli maçlarını anlattı. Daha sonra Doğan Grubu'ndan ayrılan Ugan birçok kanalda çalıştı. Futbolun yanı sıra sporun diğer dallarında da spikerlik yapan Sabri Ugan'ın "Arda Turan: Aslan Yürekli Kaptan" isimli bir kitabı bulunuyor.

Yeniçağ

Sports Digitale Necati Ateş ile Anlaştı



Son dönemlerde yaptıkları programlar ve canlı yayınlarla dijital platformlarda fark yaratan Sports Digitale, güçlenmeye devam ediyor. Bu yaz hareketli bir dönem geçiren YouTube platformu, son olarak yorumcu kadrosuna eski milli futbolcu Necati Ateş'i dahil etti. Ateş'in kanala katılması, bir video sunumuyla duyuruldu.
Kanal Güçlenmeye Devam Ediyor

Sports Digitale, yorumcu kadrosunu zenginleştirerek spor medyasındaki iddiasını artırmayı sürdürüyor. Ateş'in kanala katılması sosyal medyada geniş yankı buldu. Özellikle de sarı kırmızılı taraftarlar bu gelişmeyi olumlu karşıladı. Galatasaray üzerine yapacağı analiz ve yorumlarla kanala farklı bir perspektif kazandırması beklenen Ateş'in transferi, Sports Digitale'in yayın yelpazesini daha da renklendirecek gibi görünüyor. YouTube ekosisteminde kaliteli spor içeriği üretme konusunda iddiasını sürdüren Sports Digitale, 800 bine yakın aboneye sahip.
Murat Aşık da Dahil Olmuştu

Sports Digitale'in dikkat çeken transferlerinden biri de, deneyimli yorumcu Murat Aşık'ın ekibe geri dönüşü olmuştu. Gerek yorum dili gerekse futbola olan hâkimiyetiyle bilinen Aşık'ın yeniden kanala katılması, platformun izleyicilerinden olumlu geri dönüşler aldı. Bu hamleyle birlikte kanal, içerik gücünü artırmış ve yorumculuk tarafında önemli bir denge sağlamış oldu. Daha önce Yağız Sabuncuoğlu ve Serhat Akın gibi dikkat çeken isimlerin platformdan ayrılması bazı soru işaretleri yaratmış olsa da Necati Ateş ve Murat Aşık gibi isimlerin transferi bu boşluğu fazlasıyla doldurmuşa benziyor. Sports Digitale'in yeni sezonda kadrosuna başka isimleri de katacağı düşünülüyor.

Geri gelmedi ama yeni geldi. Ailemize hoş geldin Necati Ateş!

Geri gelmedi ama yeni geldi. Ailemize hoş geldin Necati Ateş! 🫂

📲 🔜⏳ pic.twitter.com/tkew1neTHX

-- Sports Digitale (@SportsDigitale) June 25, 2025

Spor Ekranı

Doğan Holding, dev şirketi elden çıkarıyor! O sektörden çekiliyor



İş adamı Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Doğan Holding, Türkiye'nin en büyük orijinal yedek parça üretimi yapan şirketlerinden biri olan Ditaş'ı, BDY Group İnşaat A.Ş'ye devretme kararı aldı.

İş insanı Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Doğan Holding, Türkiye otomotiv sanayisinin önemli üreticilerinden biri olan Ditaş Doğan Yedek Parça İmalat ve Teknik A.Ş.'deki yüzde 68,24 oranındaki hissesini BDY Group İnşaat A.Ş'ye devretmek üzere anlaşmaya vardı.

Doğan Holding, yıllık 7 milyon 800 bin adetlik üretim kapasitesi ile Türkiye'nin en büyük orijinal yedek parça üretimi yapan şirketlerinden biri olan halka açık Ditaş Doğan Yedek Parça İmalat ve Teknik A.Ş.'deki yüzde 68,24 paylarının tamamını BDY Group İnşaat A.Ş'ye devretme kararı aldı. Doğan Holding'e ait payların satış ve devri Rekabet Kurulu'nun onayı ardından tamamlanacak.

DÜNYA OTOMOTİV PAZARINA ÜRÜN TEDARİKİ SAĞLIYOR
1972 yılında kurulan ve rotbaşı, rotil, rotkolu, salıncak kolu, çeki kolu, stabilizatör kolu ve V çeki kolu gibi araç alt yapı parçaları üretiminde yıllık 7 milyondan fazla adette üretim gerçekleştiren Ditaş, hem Türkiye'de hem de dünya otomotiv pazarlarına ürün tedariki sağlıyor. Ditaş son olarak otomotiv sanayi için sac parça, sac kalıpları, sıcak ve soğuk dövme parçalar ile boru üretiminde de faaliyetlerini artırdı.

"HİSSELERİMİZİN TAMAMINI DEVRETMEK ÜZERE ANLAŞTIK"
Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Doğan Holding CEO'su Çağlar Göğüş, "Doğan Holding olarak odaklı ve sadeleşmiş bir portföy oluşturma hedefimiz için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda sac ayaklarımız olarak gördüğümüz ana sektörlerimizde derinleşmemizi ve büyümemizi sürdürürken farklı yatırım anlayışı ve odağını bu alana yapan yatırımcılarla büyüyeceğine inandığımız alanlardan çekiliyoruz. Bu kapsamda 1990 yılından itibaren Grubumuzda bulunan Ditaş'a Türkiye'nin önemli yatırım gruplarından olan BDY Group'un ilgisi sonrası Ditaş'taki hisselerimizin tamamını devretmek üzere anlaşmaya vardık" dedi.

Medyaradar

Efsane Spiker Sabri Ugan Hayatını Kaybetti

Türk spor basınının simge isimlerinden, TRT ekranlarının unutulmaz sesi Sabri Ugan, akciğer kanseriyle mücadelesine yenik düştü. 62 yaşındaki spikerin vefat haberi spor camiasını yasa boğdu.



Türk spor basınının duayen isimlerinden, ünlü spiker Sabri Ugan, 62 yaşında vefat etti.

Alınan bilgiye göre, bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören Ugan, durumu ağırlaşınca kaldırıldığı İstanbul'daki hastanenin yoğun bakım ünitesinde yaşamını yitirdi.

Acı haberi, oğlu Doruk Ugan sosyal medya hesabından, "Canım babacığımı kaybettik. Cenaze bilgilerini daha sonra paylaşacağım" sözleriyle duyurdu.

Havadis

Ekran bağımlılığı intihara sürüklüyor!

Sosyal medya, cep telefonları veya video oyunlarına daha fazla bağımlı hale gelen gençler, duygusal veya davranışsal sorunlar açısından daha büyük risk altında.



Sosyal medya, cep telefonları veya video oyunlarına daha fazla bağımlı hale gelen gençler, duygusal veya davranışsal sorunlar açısından daha büyük risk altında.

Weill Cornell Tıp, Kolombiya Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi'nden araştırmacılar; toplam ekran süresine odaklanan önceki çalışmalardan farklı olarak, gençlerin bağımlılık kalıplarının zaman içinde nasıl değiştiğini inceleyen bir çalışmaya imza attı. Araştırmada bir cihazı kullanmayı bırakamama hissi, kullanmadığında sıkıntı yaşama veya sorunlardan kaçmak için kullanma gibi kalıplar incelendi.

Araştırmacılar, başlangıçta yaşları 10 olan 4 bin 300 genci 4 yıl boyunca takip etti. Dört yılın sonunda katılımcıların neredeyse üçte biri sosyal medya için yüksek bağımlılık, dörtte biri cep telefonları için yüksek bağımlılık ve yüzde 40'ından fazlası video oyunlarına bağımlılık gösterdi. Bağımlı gençlerin intihar düşünceleri, anksiyete, depresyon, saldırganlık veya kural ihlali semptomlarını gösterme olasılıklarının daha yüksek olduğu görüldü.

Araştırmacılar ayrıca farklı dijital aktivite türüne bağlı gençlerin ruh sağlığında farklı ilişki kalıpları olduğunu ortaya koydu. Sosyal medya ve cep telefonlarına bağımlı gençlerde iki ila üç kat daha fazla intihar davranışı ve intihar düşüncesi görüldü. Sosyal medya ve mobil telefon bağımlılığında artan içsel sıkıntı (internalizing symptoms), özellikle depresyon ve anksiyete, daha yoğun görülürken, oyun bağımlılığı olan grupta daha çok dışsallaştırılmış belirtiler, yani öfke, dikkat eksikliği ve kurallara uymama gibi davranışlar ön plana çıkıyor.

İncelenen 10 yaşında gençlerin ekrana bakma süresi ruh sağlığı sonuçlarıyla ilişkilendirilmedi. Araştırmanın başyazarı Dr. Yunyu Xiao yapılan deneylerde; okul saatleri içinde cep telefonu kullanımını sınırlamanın intihar davranışı riskini azaltmada veya ruh sağlığının diğer yönlerini iyileştirmede etkili olmadığını vurguluyor.

Kaynak: Eurekalert