UYARI!

Kullandığınız tarayıcının JavaScript kullanımı kapalı olduğundan sayfada bloke halindesiniz.


Sayfamızın tasarımı JavaScript kodları ile daha düzgün çalışmakta olduğundan bu uyarıyı aldığınızı belirtmek isteriz.

UYDUMTÜRK Forumunda Günün Haberi - Faydalı Bilgiler - Sayfa 11 - Page 11 of 11
UydumTürk UydumTürk UydumTürk

UydumTürk

Fark Edilmeyeni Görür, Söylenilmeyeni Yazar!
15 Yaşındayız!
19 Eylül 2024 | Saat: Yükleniyor...

UYDUMTÜRK Forumunda Günün Haberi

Başlatan KARTAL DEMİR, 09 Ocak 2020 | 14:33

Instagram Hakkındaki Haberler »
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Sosyal medya kaosu büyüyor! Dijital dünya, hepimizi böyle tehdit ediyor

Emin Pazarcı, dijital ve sosyal medyanın çağımızın en büyük sorunlarından biri haline geldiğini söyledi. Akşam gazetesi yazarı Pazarcı, sosyal medyanın toplumlar üzerindeki tahribatını ve küresel şirketlerin menfaatlerini eleştirdi. Dijital ortamdaki kuralsızlığın toplumları ve milletleri tehdit ettiğini ifade eden Pazarcı, dijital dünyada alınması gereken önlemler konusunda daha fazla tartışma yapılması gerektiğini vurguladı. Pazarcı, şunları kaydetti:



Emin Pazarcı, dijital ve sosyal medyanın çağımızın en büyük sorunlarından biri haline geldiğini söyledi. Akşam gazetesi yazarı Pazarcı, sosyal medyanın toplumlar üzerindeki tahribatını ve küresel şirketlerin menfaatlerini eleştirdi. Dijital ortamdaki kuralsızlığın toplumları ve milletleri tehdit ettiğini ifade eden Pazarcı, dijital dünyada alınması gereken önlemler konusunda daha fazla tartışma yapılması gerektiğini vurguladı. Pazarcı, şunları kaydetti:

"Sadece bizim değil, bütün dünyanın, çağımızın problemidir dijital ve sosyal medya. Herkes gibi biz de konuşuyor, tartışıyoruz ve daha da çok tartışacağa benziyoruz...

İlk bakışta önemli bir gelişme ve rahatlama alanı. Ama önü, arkası, dibi tam bir problem yumağı! Bir yandan hayat kalitemizi yükseltirken, diğer taraftan çok büyük tahribatlara yol açıyor. Bir problemi halletmeden yeni bir gelişme yaşanıyor, oraya koşuyorsunuz. Nereye kadar gidecek, başka nelerle karşılaşacağız, o da bilinmiyor!

Geleneksel medyanın oturmuş ahlaki değerleri ve hukuki bir alt yapısı vardı. Ama dijital medyada bir takım tedbirler alınmaya çalışılsa da çok büyük boşluklar var. Eğri oturup, doğru konuşmak gerekirse kuralsızlık hâkim. Geçmişin western filmlerinde izlediğimiz gibi vahşi batıdan farksız!

En önemlisi ise, toplumun büyük kesimi ne olup bittiğinin, perde arkasında yaşananların pek de farkında değil.

***

Küresel şirketler cirit atıyor ortalıkta...

Kendi değerleri ve kuralları var. Geniş kitlelerin hak ve menfaatlerinin, büyük toplum kesimlerinin değerlerinin çok da umurlarında olduğu söylenemez. Hatta çoğu zaman o değerlerle savaş halindeler.

1)Büyük paralar kazanıyorlar.

2)Bunun vergisini ödemiyorlar.

3)Toplumları ve milletleri kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendiriyorlar.

Mesela, biz minik Narin olayında kahrolup, "ne", "neden", "kim ya da kimler" gibi sorulara cevap ararken, bu onların hiç umurunda değil. Üstelik karartma bile yapıyorlar. Olayı çözecek mesajları ilgili makamlara vermiyorlar.

Sadece bu konuda değil, terör örgütleri, suç ve suçlularla mücadelemizde de çoğu zaman hiçbir yardım alamıyoruz. Bizim dijital vatanımızda diledikleri gibi at koşturup paralar kazanırken, yasalarımızı, güvenliğimizi, değerlerimizi, birliğimizi ve bütünlüğümüzü ayaklar altına alıyorlar.

Üzerlerine gidecek oluyorsunuz, bu defa büyük yaygara koparıp, saldırı başlatıyorlar. İçerden mebzul miktarda taraftar bulup, "sansür var", "ifade özgürlüğü engelleniyor" diye bağırıyorlar.

O yaygarayı çıkaranların çoğu da bot hesap. Bilgisayarlarla yönlendiriliyorlar, sanal alemde var, fakat gerçekte yoklar.

***

Aslında gerçekleri alt-üst edip sansür uygulayanlar kendileri. İstedikleri hesapların önünü açıp büyütüyor ve şişiriyorlar. İşlerine gelmeyenleri de baskılayıp görünmez hale getiriyorlar.

İnsanlarla, toplumlarla diledikleri gibi oynuyorlar. Dijital ortamda gerçekte olmayan sanal bir gerçeklik oluşturuyorlar.

Hemen her alanda büyük bir problem olarak karşımıza çıkıyorlar. Aile birliğini tehdit ediyorlar. Toplumsal barışı dinamitliyorlar. Değerlerimizi ve kültürel dokumuzu bozuyorlar. Zaman zaman da Milli Güvenliğimizi bile tehdit edebiliyorlar.

En vahimi, bu illüzyon oyununda geniş kitleleri de peşlerine takabiliyorlar.

Herkes gibi bizim de çare bulmamız lazım bu büyük probleme. Gerekli yasal düzenlemeleri hızla yaparken, geniş toplum kesimlerine gerçekleri anlatmak zorundayız.

Dijital ortamın getirdiği refah ve kolaylığa hiç itirazım yok. Ancak, bu gelişme bizi biz olmaktan çıkarırsa, hiç birinin herhangi bir anlamı kalmaz."

Akit Haber

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Dünya'nın Bir Uydusu Daha Oluyor!

Dünya, uzaydaki bir göktaşını yakalayarak iki ay boyunca uydusu yapmaya hazırlanıyor.



Gezegene yaklaşan asteroitler bazen atmosfere girmeden uzaklaşıp gidiyor, bazen de Dünya'ya çarparak yanıyor.

Fakat bazen de gezegenin yörüngesine takılıp kısa süreliğine Ay'a eşlik ediyorlar.

Independent Türkçe'nin aktardığına göre, NASA'nın fonladığı Asteroit Karasal Etkili Son Uyarı Sistemi (ATLAS) teleskoplarını kullanan gökbilimciler son sınıfta yer alan bir asteroit keşfetti.

7 Ağustos'ta gözlemlenen gökcismine 2024 PT5 adı verildi.

Madrid Complutense Üniversitesi'nden Carlos de la Fuente Marcos ve Raúl de la Fuente Marcos, 2024 PT5'in 29 Eylül'den 25 Kasım'a kadar Dünya'nın yörüngesinde döneceğini tespit etti.

Research Notes of the American Astronomical Society adlı hakemli dergide yayımladıkları çalışmada, yaklaşık 10 metre çapındaki asteroidin 56,6 günün ardından tekrar Güneş'in yörüngesine girerek yolculuğuna devam edeceğini aktardılar.

Dünya'nın yörüngesine bu şekilde giren asteroitlere mini uydu adı veriliyor. Ancak zaman zaman uzay çöpleri gibi yapay cisimler de mini uydu sanılabiliyor.

Raúl de la Fuente Marcos "Ne zaman yörüngesi Dünya'ya bu kadar benzeyen bir cisim keşfedilse, onun aslında bir uzay enkazı olma ihtimali var" diyor.

Fakat yapılan gözlemlerin 2024 PT5'in doğallığına "şüphe bırakmadığını" ekliyor.

Diğer yandan bazı bilim insanları, bu küçük asteroidin aslında mini uydu olmadığını savunuyor. Mini uyduların Dünya'nın çevresinde en az bir tam tur atması gerekiyor ve 2024 PT5, tam bir daire çizmeden yörüngeden ayrılacak.

İlginç bir şekilde Ay'ın kısa süreli yoldaşının kendisinden kopmuş olma ihtimali de var.

NASA'nın Jet İtki Laboratuvarı'ndan Paul Chodas, asteroidin geçmiş hareketlerinin, Ay'ın geçirdiği bir çarpışmadan kopmuş bir parça olabileceğine işaret ettiğini söylüyor. Fakat bu kesin bir şekilde doğrulanmadı.

Kasımda Dünya'nın yörüngesini terk edecek 2024 PT5'in Ocak 2025'te geri dönmesi bekleniyor. Bu ziyaretini daha kısa tutacak asteroit, muhtemelen 2055'te tekrar gelecek.

2024 PT5, küçüklüğü ve pek ışık yaymaması nedeniyle muhtemelen amatör teleskoplarla gözlemlenemeyecek.

Medya Alemi

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Sosyal medya insanlığı işte böyle hipnoz ediyor! Bu, kurgulanmış ve maksatlı bir zihin saldırısı

Haşmet Babaoğlu, Sabah gazetesindeki köşe yazısında sosyal medyanın insanları "hasta eden" bir atmosfere dönüştüğünü belirtti. Babaoğlu, sosyal medyanın insanları hipnoz ettiğini ve gerçek sorunlara odaklanmayı zorlaştırdığını ifade etti. Yazısında, sosyal medyanın toplum üzerindeki manipülatif etkilerine dikkat çeken Babaoğlu, insanların artık düşünme yetilerini kaybettiğini ve sadece tartıştıklarını söyledi. Babaoğlu, şunları kaydetti:



Haşmet Babaoğlu, Sabah gazetesindeki köşe yazısında sosyal medyanın insanları "hasta eden" bir atmosfere dönüştüğünü belirtti. Babaoğlu, sosyal medyanın insanları hipnoz ettiğini ve gerçek sorunlara odaklanmayı zorlaştırdığını ifade etti. Yazısında, sosyal medyanın toplum üzerindeki manipülatif etkilerine dikkat çeken Babaoğlu, insanların artık düşünme yetilerini kaybettiğini ve sadece tartıştıklarını söyledi. Babaoğlu, şunları kaydetti:

"Tamam! Sosyal medyasız olmaz.

Yapamayız...

Geçti Bor'un pazarı; zaten eşek falan da kalmadı...

Hiç değilse nasıl bir yerde olduğumuzu bilelim!

Sosyal medya ya uyutuyor ya da kaygılarımızı, korkularımızı, haset ve nefret gibi en aşağı duygularımız uyandırıyor...

Sosyal medyada geçirdiğimiz vakit bizi "hasta" eden bir enformasyon ve manipülasyon rüzgârına dönüşüyor...

Peki rastgele mi oluşuyor bu atmosfer?

Kritik nokta burası...

Artık eminim; çok planlı, kurgulanmış ve maksatlı bir zihin saldırısına maruz kalıyoruz.

***

Sosyal medyaya geleneksel medya da ayak uydurunca HİPNOZ büyüyor.

Nasıl mı?

Bir noktaya çok odaklanmak, bakmamız gereken pek çok noktaya körleşmektir; hem aşırı odaklanma hem de kaotik gevezelik giderek hipnoza dönüşür...

Mesela...

Ayşenur Ezgi Eygi'yi uzun uzun konuşmalıydık; konuşamadık; hatta üzüntümüz boğazımızda düğümlendi kaldı...

Onu başından vurduğunda sevinç çığlıkları atan keskin nişancı siyonist katil buna da seviniyordur.

***

Acil gündeme dair sorum şu: Ne zaman siyonizm propagandası yapmak suç kapsamına alınacak?

***

"Sadece ve durmaksızın tartışacak kadar sersemleşmiş insanlar"dan söz etmişti Elias Canetti.

Bu tanım artık olup biteni tarif etmeye yetmiyor.

Sadece ve durmaksızın tartışacak kadar manyaklaşmış insanlar demek gerek...

***

Tonla laf kalabalığı ve bitmez tükenmez tartışmalar...

İletişim değil bu...

Anlamak ve anlaşmak hiç değil...

Bağırıp çağırarak tartıştıkça birbirimizden kopuyoruz, farkında mıyız?

***

Birini ya da bir olayı anlamak istiyorsanız, şunu bilin ki, önce sakin bir kafaya ihtiyacınız var.

Ve cesarete...

Öyle ya, bazı şeyleri anlamaya başlayınca alışkanlıklarımız altüst olacak ve belki de doğru bildiğimiz birçok şey yeniden tanımlanacaktır.

Anlamak istiyorsanız, konfordan vazgeçin, sarsılmayı göze alın!

***

Keşke ağız ve fikir dalaşından medet ummak yerine doğru düzgün sohbet edebilseydik!

Birbirine kulak vermeden basmakalıp yargılarını değiş tokuş edenlerden olmanın saçmalığını anlasak keşke!

En son ne zaman hakkıyla sohbet ettiniz?

Sohbet, tarafların birbirine saygı duymasıyla mümkün...

Terk ettiğimiz şey bu mu yoksa?"

Akit Haber

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
CHP'den Yayın Yasakları İçin Önerge!

CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, medya kuruluşlarına getirilen yayın yasaklarının, erişim engellemelerinin ve içerik çıkarmaların araştırılması için TBMM Başkanlığı'na önerge verdi.



CHP'li Turan Taşkın Özer'in verdiği önergede "Son 8 yılda 914 yayın yasağı kararı verildi. 8 yıl içinde sadece bir ay herhangi bir mahkemeden yayın yasağı kararı çıkartılmadı. Bu da 3 günde bir mahkemeler tarafından yayın yasağı verildiği anlamına gelmektedir.

Bu nedenle, yayın yasaklarının ve internet dahil kitle iletişim mecralarında erişimin engellenmesi ya da içeriğin çıkarılması kararlarının incelenerek bu kararların hangi olay/durum/içerik üzerinde yoğunlaştığının ve kararların siyasal, toplumsal ve ekonomik etkileri ile nedenlerinin araştırılması ile bu konu hakkında gerekli yasal düzenlemelerin tespiti amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve İç Tüzüğün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederim" ifadelerini kullandı.

Medya Alemi

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Reha Muhtar'ın son durumunu Uğur Dündar açıkladı



Gazeteci Uğur Dündar, Reha Muhtar'ın son durumunu sosyal medya hesabından açıkladı.

Ünlü televizyoncu Reha Muhtar, 19 Ağustos tarihinde İstanbul Sarıyer'deki evinde bir kaza geçirdi. Merdivenlerden düşerek ağır yaralanan Muhtar, hastaneye kaldırıldı ve yoğun bakımda tedavi altına alındı.
Doktorlar, pıhtı atması riskine karşı Muhtar'ı iki kez entübe etti. Uzun bir tedavi sürecinden sonra ise yavaş yavaş uyanmaya başladı.

Muhtar'ın son hali sevenleri tarafından merak ediliren, Gazeteci Uğur Dündar, Reha Muhtar'ın son durumu hakkında sosyal medya platformu X'den bir paylaşımda bulundu.

DOKTORLAR REHA MUHTAR'IN SÜRATLE İYİLEŞTİĞİNİ SÖYLEDİ"

Dündar, yaptığı paylaşımda, "Sevgili arkadaşım Reha Muhtar'ı yattığı hastanede ziyaret ettim. Doktorları süratle iyileştiğini, artık rehabilitasyon aşamasına geçileceğini belirttiler. Meslektaşları ve sevenlerine duyurulur..." ifadelerini kullandı.

Yeniçağ

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Darısı başımıza! İngiltere'de çocuklara yönelik abur cubur reklamlarına yasak geliyor

İngiltere'de 2025 yılından itibaren, televizyon ve online platformlarda yağ, tuz ve şeker oranı yüksek gıdaların çocuklara yönelik reklamları yasaklı içerikler listesine eklenecek.



İngiltere'de 2025 yılından itibaren, televizyon ve online platformlarda yağ, tuz ve şeker oranı yüksek gıdaların çocuklara yönelik reklamları yasaklı içerikler listesine eklenecek.

İngiltere'de "çocuklar için güvenli olmayan materyallerin" yayınlanma saati akşam 9'dur. Ekim 2025'ten sonra bu tanıma abur cubur reklamları da dahil olacak.

Online reklamların da yağ, tuz ve şeker oranı yüksek ürünleri tanıtması kısıtlanacak.

İngiltere Halk Sağlığı Bakanı Andrew Gwynne, abur cubur reklamlarının kumar, alkol ve prezervatif reklamlarının bulunduğu yasaklı içerikler listesine ekleneceğini doğruladı.

Tüm bunlar, ülkenin genel sağlığını iyileştirmek ve İngiltere'nin ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya olan ücretsiz sağlık sistemi Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) üzerindeki baskıyı azaltmak için yapılan halk sağlığı çalışmalarının bir parçası.

Gwynne bunun önlenebilir hastalıkların yarattığı baskıyla mücadele eden bir tedbir olduğunu açıkladı. Parlamento'ya yaptığı açıklamada, "Bu baskılardan biri de çocukları sağlıksız bir yaşama hazırlayan ve NHS üzerinde daha büyük baskılar yaratan çocukluk çağı obezite krizidir" dedi.

İngiltere'de her beş çocuktan biri ilkokula başlamadan önce (5 yaşında) aşırı kilolu ya da obezite sorunu yaşıyor. İlkokulu bitirdiklerinde (11 yaşında) her üç çocuktan birinde görülüyor.

Bu rakamlar, 2018-2020 yılları arasında 33 Avrupa ülkesinde 7-9 yaş arası çocukların yüzde 29'unun aşırı kilolu olduğunu ortaya koyan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Çocukluk Çağı Obezite Gözetim Girişimi (COSI) ile nispeten tutarlı.

Yeni seçilen İşçi Partisi hükümetinin abur cubur reklamlarını yasaklama taahhüdü, Başbakan Boris Johnson'ın bir önceki Muhafazakar hükümetin planının devamı niteliği taşıyor. Ancak Johnson'ın halefi Rishi Sunak, 2023'te uygulanacak planı bir ay erteleyerek 2025'e çekmişti.

Lordlar Kamarası bağımsız üyesi Lord Ara Darzi, politikanın açıklandığı gün NHS'nin içinde bulunduğu vahim duruma ilişkin 142 sayfalık bir rapor yayınladı.

2018 yılında NHS'nin yılda yüzde 3,4 oranında büyütüleceğine dair verilen sözün tutulmamasının ardından, sağlık hizmetlerinin finansmanında reel olarak yüzde 1'lik bir büyüme kaydedildi ve bu da İngiltere'nin 2010 yılından bu yana emsallerinden neredeyse 37 milyar sterlin (43,7 milyar euro) daha az harcama yapması nedeniyle "yatırım açlığı" anlamına geliyor.

Başbakan Keir Starmer ayrıca NHS için "reform olmadan daha fazla para olmayacağını" söyledi ve bekleme listeleri arttıkça hizmetin pahalı taşeron personele bağımlılığını azaltmayı amaçlayan 10 yıllık bir plan ortaya koydu.

Starmer hükümeti ilk olarak önleyici tedbirlere yöneldi. Abur cubur TV reklam yasağı, hükümetin sigaraya bağlı hastalıkları azaltmak amacıyla bar bahçeleri ve açık hava restoranları da dahil olmak üzere açık alanlarda sigara içilmesini yasaklayacağı yönündeki önerileri takip ediyor.

Benzer bir kural Norveç'te de önerildi. İskandinav ülkesindeki gıda üreticileri ve tedarikçileri 2013'ten bu yana 13 yaşından küçük çocuklara yönelik bu tür pazarlamayı gönüllü olarak kısıtlamıştı, ancak yeni plan bunu zorunlu hale getirecek.

Şekerleme, dondurma ve gazlı içecekler gibi abur cubur gıdaların 18 yaşından küçük çocuklara reklamının yapılması yasaklanacak ve en sağlıksız gıdaların satışa sunulmasına karar vermek için "beslenme eşikleri" getirilecek.

Avrupa Birliği (AB) genelinde, gıda sektörünün büyük ölçüde kendi kendini düzenlemesine ve 13 yaşından küçüklere beslenme standardını karşılamayan abur cuburların reklamını yapmamasına izin verildi. Avrupa Tüketici Örgütü'nün (BEUC) kıdemli gıda politikası sorumlusu Emma Calvert yaptığı açıklamada, "Şirketler bu politikadan yararlandıkça, kendi kendini düzenlemenin sınırlarını görüyoruz" dedi. (euronews)

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Sürekli reklamların baskısı altındayız!

Her an, her saat ve her gün, sürekli reklamların baskısı altındayız. Hukuk sistemi ise, bu tür "zorlayıcı etkiyi" normal kabul ederek, hayatımızın seyrini değiştiren, irademizi baskı altına alan ve kişiliğimizi, ancak onların talebine cevap verdiğimiz anda değerli kabul eden bir psikolojik anlayışın topluma zorla dayatılmasına ses çıkarmamaktadır.



Her an, her saat ve her gün, sürekli reklamların baskısı altındayız. Hukuk sistemi ise, bu tür "zorlayıcı etkiyi" normal kabul ederek, hayatımızın seyrini değiştiren, irademizi baskı altına alan ve kişiliğimizi, ancak onların talebine cevap verdiğimiz anda değerli kabul eden bir psikolojik anlayışın topluma zorla dayatılmasına ses çıkarmamaktadır.

İktisadi hayat, sadece iktisadi faktörler ile ayakta duramaz. Üretim, dağıtım, satış ve tanıtım, mal ve hizmetlere ulaşmak için gerekli işlemler, iktisadi faaliyetin bir parçası.

Batı'da Aydınlanma denilen, dini, ahlaki ve geleneksel değerlerin hayattan atılmasından sonra, herşeyin "menfaat ve güce" hizmet ettiğine şahit oluyoruz. Aslında bu durum, gerek ferdi olsun, gerekse bir siyasi sisteme ait olsun, tamamen ego'ya (nefse) tabi olmaktan başka bir mana taşımamaktadır. Bu durum da, toplum menfaatlerinin dışlanmasına sebep olmaktadır.

Kapitalist iktisadi sistem, mal ve hizmetlerde "ihtiyacı" değil, "özendirme"yi ölçü aldığı için, insanı ikna etmenin ötesinde "yeni ihtiyaçlar uyandırma" faktörüne odaklanarak, toplumu sadece "eşyalarla tatmin etme" ve "oyalama" stratejisiyle hareket etmektedir. Bu da, insanın değil; eşyayı ön plana alan bir hayat felsefesine yol açmaktadır.

Sürekli dile getirmeye çalıştığım gibi, sosyal ihtiyaçlar olan bilgi, ahlak ve kültür, hayatın "düzenleyici kuralları" olduğundan, diğer ihtiyaç alanları," sosyal değerlere bağlı" olarak şekillenmek ve düzenlenmek durumundadır.

Fakat, kar etme ve böylece hakimiyet elde etme arzusu, şirketlerin yegane gayesi haline gelmiştir. Ama bu durum, toplumda büyük dengesizliklere ve haksızlıklara yol açmakta, sosyal yapıyı adeta yok etmektedir.

Bundan da en fazla, masum, tecrübesiz, hayatı eşya ve zevkten ibaret gören genç nesiller zarar görmekte ve bunalımlara düşmektedir. Özellikle değerleri; insan, değer, samimiyet, adalet olan bir kültür; maddi kanun ve menfaatlere dayalı bir dünyadan ciddi bir şekilde etkilenmekte ve basit duyguların iradi tutumlara üstünlüğü söz konusu olmaktadır. Çünkü insan, basit duygulara ve cinsi isteklere sahip olan bir varlık olduğundan, bu özelliklerine hitabeden ve hatta onları "azdıran" bir yaşama felsefesi, gençlerin düşünce ve duygu dünyasını allak bullak etmektedir. Özellikle de, kendi ahlak ve kültürü, sosyal hayatta uygulanamaz bir hale getirildiğinde..

İdareci ve Kurumların Sorumluluğu:
Her toplum belli bir kültür ve dünya görüşü ile hareket eder. Eşya ve makinaları aldığımız gibi, ahlak, zevk ve alışkanlıkları herhangi bir ölçüye tabi tutmadan benimseyemeyiz.

Ama yönetimler, sanki hiçbir ahlaki ve kültürel sorumlukları yokmuş gibi, kapitalizmin "serbest piyasa" anlayışını; kültür, ahlak ve gelenekler dünyasında da geçerliymiş gibi sürdürmekte tereddüt göstermeyerek, büyük bir dejenerasyona yardımcı olmaktadır.

Bu konuda reklamlar; bir mal veya hizmetin tanıtımından öteye, onun kesin bir şekilde alınması ve kullanılmasının, üstünlük, medenilik ve modernlik olduğunu değerler sistemimizi önemsemeden "sürekli baskı" ile bizi görünmeyen bir "tehdit altında" bırakmaktadır.

Her an, her saat ve her gün, sürekli reklamların baskısı altındayız.. Hukuk sistemi ise, bu tür "zorlayıcı etkiyi" normal kabul ederek, hayatımızın seyrini değiştiren, irademizi baskı altına alan ve kişiliğimizi, ancak onların talebine cevap verdiğimiz anda değerli kabul eden bir psikolojik anlayışın topluma zorla dayatılmasına ses çıkarmamaktadır. Bu durum, birisine zorla bir fikri, bir eylemi kabul ettirmeye çalışan ve hukuk tarafından, kabul edilmeyen bir hareket ile eşdeğer değil mi?

Evet, artık suç kavramı; yeni teknoloji ve iletişim sistemleri ile değişmiş ve hukuk sistemi, bunu anlamakta ve kavramakta geç kalmıştır. Çünkü hukuk sistemimiz, sosyolojiyi dikkate almadan hukuku ayakta tutmaya çalışmaktadır, tıpkı batı'da uygulandığı gibi.. Yalnız, bizim batı'dan farkımız, batı'da fikir ve entellektüellerin görüş ve düşünceleri hukuk ve yönetim tarafından dikkate alınırken, bizim ülkemizde dikkate alınmıyor.

Ama şu bir gerçek ki, toplumları büyük ve önemli hareketlere kalkıştıran, hep sosyal nitelikli problem ve eksiklikler olmuştur. Böyle bir harekete imkan verilmeden, sosyal değerlerimiz ve yapımızı dikkate alarak, iktisadi hayatı bir baskı unsuru haline getiren "reklamları kısıtlayarak", hayatımızı kendi hürriyetimiz ile tayin etmeye imkan verilmesinin önünün açılması lazımdır. Aksi halde, felaketleri bekleyelim..

Prof. Dr. Sami Şener, Mirat Haber

ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Cep telefonu faturalarında fahiş artış! GSM operatörlerine tepki yağıyor



Son dönemde cep telefonu faturaları şikayet konusu oldu. Birçok vatandaş fatura bedellerinden dert yanarken, konu sosyal medyada da gündem oldu. Eski ve yeni faturalarını karşılaştıran vatandaşlar, "OperatörSoygunu" hashtag'i ile binlerce paylaşım yaptı.

Türkiye'de cep telefonu faturalarındaki artış vatandaşın tepkisine neden oluyor. Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom gibi GSM operatörlerinin fatura bedellerinde yaptığı güncelleme sosyal medyada gündem oldu.

FATURALARDA 4-5 KAT ARTIŞ
"OperatörSoygunu" hashtag'i binlerce paylaşım yapan vatandaşlar, eski ve yeni faturalarını paylaşıp operatörlere sert çıktı. Bazı vatandaşların faturalarında 4-5 kat artış olması dikkat çekti.

"GSM OPERATÖRLERİ ZIVADAN ÇIKTI"

Bir kişinin haziranda 234,90 lira gelen faturası, temmuzda 235 liraya, ağustosta ise 814,90 liraya çıktığı görüldü. Duruma tepki gösteren vatandaş, "GSM operatörleri artık zıvanadan çıktı. Bunun adı enflasyon falan değil" diye paylaşım yaptı.

"TAM BİR SOYGUN"

Bazı vatandaşlarda faturalarını ya da geçebileceği tarifeleri paylaşarak "Tam bir soygun", "Soygun değilse nedir?" ifadelerini kullandı.





Medyaradar





ADMIN-DIYARBAKIR avatar
★RECAİ KARAKUŞ★
Admin
İleti 5,802 Konu 250 Beğeni 162 Puan 10,292
Admin
ADMIN-DIYARBAKIR avatar
  • 👑Kurucu👑Yönetici👑
  • 👑Hakimiyet;Alemlerin👑RABBİ Yüce ALLAH'INDIR👑
  • İleti 5,802
  • Konu 250
  • Beğeni 162
  • Puan 10,292
  • Almanya / Diyarbakır
  • Kayıtlı
Oyuncu Ücretleri Tartışma Konusu Oldu!

Türkiye'de "celebrity" olarak adlandırılan oyuncuların ücretleri, sanat dünyasında tartışma konusu oldu. Bazı oyuncuların bölüm başı ücretlerinin 2 milyon liraya yakın olduğu, bazılarının ise 3 milyonu aştığı iddia edilirken, yönetmenler bu ücretlerin bütçeyi zorladığından yakınıyor.



Türk yönetmenlerden bazıları, yerli oyuncuların taleplerinin, yapımların toplam bütçeleriyle orantısız yüksek olduğuna dair sitemde bulunurken, bölüm başı ücretlerin 2 milyonu bulduğu, hatta çok ünlü bazı isimlerin 3 milyon istediği Yönetmen Ahmet Sönmez, oyuncu ücretlerinin dizi ve film bütçesinin yüzde 50'sini geçtiğini savundu. Türkiye gazetesinden Murat Öztekin'in haberine göre bu dengesizliğin, yapımcıları zor durumda bıraktığını belirten Sönmez, "Teknik ekip, malzeme ve prodüksiyon giderlerimiz belli. Ancak oyuncu ücretlerinde büyük bir dengesizlik var. Türkiye'nin en yüksek bütçeli filmlerinden birinin yapımcısı bile zarar ettiğini söylüyor. Artık yapımcılar, TV kanallarıyla 'oyuncu bütçesini siz ödeyin' diyerek anlaşıyor. Bunun sebebi yüksek oyunculuk ücretleri" dedi.

"DİZİ İHRACATINDA 4. SIRAYA GERİLEDİK"

Yönetmenlerin, Türk oyuncuların aldıkları ücretlerin Hollywood ile karşılaştırıldığında düşük olduğunu, ancak yerli yapımların bütçelerinin de düşük olması gerektiğini vurguladığını belirten Sönmez, Türkiye'de oyuncu bütçesinin genelde toplam bütçenin yüzde 30'unu aşması gerektiğini, ama Türkiye'de bu oranın yüzde 50'yi geçtiğini belirtiyor. Sönmez, oyuncu ücretleri nedeniyle yapımların içeriğine odaklanılamadığını belirterek "Henüz duyurulmadı ama dizi ihracatında dünyada ikinci sırada olan Türkiye'nin bu sene dördüncü sıraya gerilediği biliniyor. Bana, dibi de göreceğiz gibi geliyor" diye konuştu.

"OYUNCU KAŞELERİNİN SINIRI YOK"

Yönetmen Murat Çeri ise, oyuncuların kaşelerindeki artışa ve bu durumun dijital platformların etkisiyle oluştuğuna dikkat çekerek "Türkiye'de ekmeğin fiyatını bile herkes kafasına göre belirliyor. Hâliyle filmi seyrettirir denen ünlü oyuncuların kaşelerinin sınırı yok" şeklinde konuştu.



Medya Alemi